24 Mayıs 2012 Perşembe

Dünya'nın Herhangi Bir Yerinde Olsam Şimdi... (1)

KısaKahveMolası @ Paris
Paris bir sanat cenneti, binalar, heykeller, köprüler, sokaklar, hatta yemekler ve insanlar bile birer sanat eseri gibi. Şehrin hissettirdiği bence şu: sanki 1800'lere göç etmişsiniz ve o yıllarda dahi, size güzel bir şehir yaratmak için en ufak ayrıntılar bile düşünülmüş, bu şehirde göz zevkinizi hiç bir şey bozamaz! Sandalyelerin tamamı yoldan geçen insanlara bakan eski bir cafede otururken, gerçek hayatın tiyatrosunu izlersiniz; becerikli garsonlar önünüze güzel bir şarap ve foie gras getirirse, foie gras'nın nasıl yapıldığını da düşünmezseniz hele, tüm duyularınıza hitap eder Paris... Saint Michel'de aynen böyle otururken, "Burada yaşamak istiyorum ama tekrar öğrenci olarak" dememiş miydim?

Prag için "masal şehri" diye ilk kim demiş bilmiyorum ama bence daha güzel tanımlanamaz. Şehrin neresinde fotoğraf çekilirseniz çekilin, arkanıza dikkat etmeseniz bile, resimlere bakarken harika bir fonla karşılaşacaksınız. Bu şehirde melekler geziyor olmalı, sadece insanlar içinse eğer, fazla özenilmiş. Bıraksanız, yıllarca yaşayabilirim Prag'da. Charles Köprüsüne gider bir Pilsner Urquell alırım elime, country müzik yapan yaşlı sokak müzisyenlerini dinlerim saatlerce ve hiç bıkmam.
KısaKahveMolası @ Prag
KısaKahveMolası @ Münih
Münih her zaman favorim. Gökten inmiş bu güzel tabiat, yemyeşil çimenler belki ama, o müthiş evleri, yapıları da çalışkan Almanlar yapmış. Trende giderken 1 dakika bile gözümü kırpmak istemiyorum, ya hafızama yeteri kadar kazınmazsa bu geçtiğim huzurlu semtlerin resmi diye korktuğumdan. Sonra merkeze iniyorum, satılan her şeyi almak istiyorum, çünkü gördüğüm her şeye, guguklu saatlere, oyuncaklara, hediyelik eşyalara bile bayılıyorum. Hiç bir şey geçiştirilmemiş, teknoloji öyle bir seviyedeki, 1 magneti boyayan sistemin ne olduğunu filan merak ediyorum, hiç bir şehirde yok böylesi. Sonra baktığım her yerde aklıma teknoloji geliyor, ne seviyedeler nasıl bu kadar müthişler? Ve tarih; hiç bir şeyi bozmayan teknolojiyle karışmış. Nasıl oluyor bu, biz neden başaramıyoruz? Kısacası her şeye ve her yere hayran kalıyorum...

KısaKahveMolası @ Karlovy Vary
Karlovy Vary aklıma gelen diğer bir biblo şehir. Çek Cumhuriyet'inin kaplıcası, Atatürk'ün tedavi olduğu sıcak, demir tatlı sularını kendine özgü maşrapalarında içtiğimiz yer. Belki de gördüğümüz en şahane binalar buradaydı! Biliyor musun, senden sonra çok şehir gezdik ama çektiğimiz bir fotoğraf hala bilgisayarımızın ana sayfasını süslüyor. Tekrar gelirsek az içtiğimize pişman olduğumuz -tadı berbat- sularından bol bol içeceğiz bu kez. Bana kalırsa Brad Pitt-Angelina Jolie çiftinin de geldiklerinde yediği İtalyan restoranında yerim yine, oranın sahibi olduğunu düşündüğüm, beyaz gömleğinin ilk düğmelerini açan takım elbiseli, saçları jöleli adamın arkadaşlarıyla bangır bangır İtalyanca konuşmasını anlamaya çalışırım :) Sonbaharda Karlovy Vary'yi gördüm, Büyük Ressam tabloyu sarı ve kahverengi tonlarla boyamıştı, görüntü hafızama öyle kazındı, benim için bir sonbahar şehri. Yaz ayındayız ama yine aynı günü yaşarım orada bugün...

3 yorum:

Aybike dedi ki...

Ah yine ozlem bastirdi..yine gozlerimi doldurdun sevgili kisakahvemolasi yazari :)

Adsız dedi ki...

Fotolar çok başarılı!!

kisakahvemolas dedi ki...

Ftoğrafları ve yazıları beğendiğinize çok sevindim!